0030 – Gerçek bedelini ödediğinizden emin misiniz ?!!

BEDAVA
Bedava yaşıyoruz, bedava;
Hava bedava, bulut bedava;
Dere tepe bedava;
Yağmur çamur bedava;

Otomobillerin dışı,
Sinemaların kapısı,
Camekanlar bedava;
Peynir ekmek değil ama
Acı su bedava;
Kelle fiyatına hürriyet,
Esirlik bedava;
Bedava yaşıyoruz, bedava.
Orhan VELİ

Orhan Veli’in şiirinde ele aldığı bağlam farklı ama
ben yine de büyük bir bilgi eksikliği görüyorum anlatımda,
gelin beraber inceleyelim.
Gerçekten de bedava mı yaşıyoruz?

Bu evrende tarif bile edemeyeceğimiz kadar küçük bir toprak parçası üzerinde dönerek nereye gittiğini bile bilmeyen, gözle görülemeyecek kadar küçük bir sperm ve bir yumurtanın bir araya gelmesinden oluşmuş, büyümüş, irileşmiş bir varlık olarak biz, kime, neye kafa tutuğumuzu, kiminle yüz yüzeyiz anlamalıyız.

Marketten aldığımız elmanın parasını ödediğimizi zannediyoruz, kilosuna 10TL ödediğimizde?!!
Ne kadar trajikomik bir durum.

Elma gibi bir dizaynı insan kendisi yapsaydı, trilyonlar isterdi karşılığında. Fakat ancak hizmetin bedeli olarak ödediğimiz 10TL yi, elmanın gerçek bedeli zannediyoruz. Ve ben çalıştım, kazandım, parasını ödedim, elmayı yerim, kimseye borcum yok, hesap da vermem diyebiliyoruz. Biz değil, bizim yedi ceddimiz, hatta bütün insanlık bir araya gelse bir elmanın karşılığını ödeyemez.

Sadece, en temel element olan Hidrojen atomlarının Helyum atomlarına dönüşmesi için 15 milyon °C ısı ve güneşin merkezindeki basınç gereklidir. Basitçe ifade edersek, Hidrojen atomlarını Helyum atomlarına dönüştürmek ve yeni bir element elde etmek için güneş gibi bir yıldıza ihtiyacımız var ve bizim bu dönüşümü yapacak gücümüz veya gerekli enerjimiz yok. Bu en temel elementin oluşumundan sonra diğer elementlerin oluşumu için daha büyük yıldızlara ihtiyaç vardır. Atomların bu dönüşümü sonrasında oluşan diğer elementler, kimyasal yapılar ve sonrasında DNA daki canlılığı oluşturan bilgi (Code) ve kimyasal yapıdan biyolojik yapıya geçiş ve sayıp dökemeyeceğimiz kadar süreç ve sonuçta, küçük bir tohumdan, güneş ışığı, su ve toprak sistemlerinin birlikte çalışması, rüzgarların polenleri taşıması ve elmanın oluşması. Bunun maliyetini hesaplamak ister misiniz, biraz düşünün isterseniz. Sıfırdan böyle bir dizaynı yaptığınızı düşünün, ben yardımcı olayım size. Öncelikle elmanın çekirdeğinde/tohumunda hangi elementler (atomlar) var ChatGPT’ye soralım listesini çıkarsın:

ELMA ÇEKİRDEĞİNİN YAPISI

Elma çekirdeği veya tohumunun yapısı, elmanın geri kalanından biraz farklıdır. Çekirdek, bitkinin üremesini sağlayan bir yapı olduğundan, tohumların içinde depolama maddeleri ve genetik materyal bulunur. Bu nedenle çekirdekte bulunan elementler, tohumun enerji sağlama ve korunma ihtiyaçlarına göre şekillenir. İşte elma çekirdeğinde bulunabilecek elementler:


Ana Elementler (Organik Bileşikler için):

  1. Karbon (C): Çekirdeğin yağ, protein ve karbonhidrat gibi organik bileşiklerinde bulunur.
  2. Hidrojen (H): Su ve organik moleküllerde yer alır.
  3. Oksijen (O): Karbonhidrat, protein, yağlar ve suyun temel bileşenidir.
  4. Azot (N): Tohumun proteinlerinde ve DNA/RNA gibi genetik materyallerinde bulunur.
  5. Fosfor (P): Enerji taşıyan moleküller (örneğin, ATP) ve genetik materyalin (DNA ve RNA) yapısında kritik bir elementtir.

Mineraller ve İz Elementler:

  1. Potasyum (K): Hücresel işlevleri düzenler, çekirdekte depolama yapan hücrelerde bulunabilir.
  2. Magnezyum (Mg): Protein sentezinde ve enerji metabolizmasında rol oynar.
  3. Kalsiyum (Ca): Tohum zarlarının ve hücresel sinyal yollarının işleyişine katkıda bulunur.
  4. Demir (Fe): Enerji üretimi ve hücresel metabolizma için gereklidir.
  5. Çinko (Zn): Enzimlerin işlevselliğini artırır.
  6. Bakır (Cu): Hücresel solunumda ve enzimlerin çalışmasında etkilidir.
  7. Manganez (Mn): Enzimleri aktive eder ve enerji metabolizmasına katkıda bulunur.
  8. Sodyum (Na): Çekirdekte düşük miktarda bulunabilir.

Diğer Bileşiklerde Bulunan Elementler:

  1. Kükürt (S): Amino asitlerin (örneğin metiyonin, sistein) ve bazı proteinlerin yapısında yer alır.
  2. Bor (B): Hücre duvarı ve büyüme düzenleyicileri için gereklidir.
  3. Klor (Cl): Elektrolit dengesinde rol oynar.
  4. Selenyum (Se): Çok düşük miktarda bulunabilir; antioksidan savunmada rol oynar.

Tohumun Özel Bileşikleri:

  • Yağlar (lipitler): Çekirdek, enerji deposu olarak yağlar içerir ve bunlar karbon (C), hidrojen (H) ve oksijen (O) elementlerinden oluşur.
  • Proteinler: Azot (N), karbon (C), hidrojen (H), oksijen (O) ve kükürt (S) içerebilir.
  • Amigdalin: Elma çekirdeğinde az miktarda bulunan ve kimyasal olarak glikoz, hidrojen, azot ve oksijen içeren bir bileşik. Amigdalin, siyanür salınımına yol açabilecek bir madde olarak bilinir, ancak miktarı genellikle insanlar için zararlı olmayacak kadar düşüktür.

Genetik Materyal (DNA/RNA):

Tohumun büyümesi için gerekli olan genetik materyal, karbon (C), hidrojen (H), oksijen (O), azot (N) ve fosfor (P) elementlerini içerir.


Özet:
Elma çekirdeği, karbon, hidrojen, oksijen, azot, fosfor gibi ana elementlerin yanı sıra magnezyum, potasyum, kalsiyum, demir ve çinko gibi mineralleri de içerir. Tohumun yapısı, bitki büyümesi için gerekli olan enerji depolarını ve genetik materyali destekleyecek şekilde tasarlanmıştır.

Bu elementleri verdim size, bana bir tane elma tohumu yapın dedim. Dizaynı sıfırdan yapmaya çalıştığımızı düşününüz, ne kadar zaman ve ne kadar para harcanırdı sizce? İnsanlık ulaştığı bu yüksek teknolojiye rağmen henüz böyle bir dizaynı gerçekleştirebilecek bir kapasiteye sahip değil.

Bakın bu soruyu ChatGPT’ye sordum, cevabı sizinle paylaşayım.

Bütün bu elementler elimizde var, laboratuvar ortamında insanlık bir elma tohumu üretebilecek teknolojiye ulaştı mı?

Hayır, insanlık henüz bir elma tohumu gibi karmaşık bir biyolojik yapıyı sıfırdan, laboratuvar ortamında tamamen yapay olarak üretme teknolojisine ulaşmış değil. Bunun birkaç temel sebebi ve bu alanda yapılan çalışmaların mevcut durumu şu şekildedir:


1. Elma Tohumunun Yapısının Karmaşıklığı

Bir elma tohumu sadece elementlerin bir araya getirilmesinden ibaret değildir.
Tohum:

  • Hücrelerden oluşur ve her hücre, genetik bilgiyi (DNA) içerir.
  • Genetik materyal (DNA) yalnızca bir kimyasal yapı değil, aynı zamanda milyarlarca yıllık evrimsel süreçte belirli bir düzene göre organize olmuş bir “bilgi sistemi”dir.
  • Çekirdek, depolama dokusu (besin rezervleri), koruyucu kabuk gibi karmaşık yapılara sahiptir.

Tohumu oluşturmak için yalnızca karbon, hidrojen, azot, fosfor gibi elementleri bir araya getirmek yeterli değildir. Bu elementlerin biyolojik organizasyonuna (DNA dizilimi, hücresel yapı, biyokimyasal süreçler) hakim olunması ve bunların doğru bir şekilde taklit edilmesi gereklidir.


2. Tohum Oluşturmanın Zorlukları

  • Genetik Bilgi: Bir elma tohumunun oluşması için elma ağacının genetik kodunun (DNA) eksiksiz ve doğru bir şekilde sentezlenmesi gerekir. Bu, yalnızca DNA’yı kimyasal olarak üretmekle sınırlı değildir; bu DNA’nın canlı bir hücre içinde doğru bir şekilde çalışabilmesi sağlanmalıdır.
  • Hücresel Organizasyon: Hücre zarları, organeller (örneğin mitokondri, kloroplast) ve bunların işlevsel olarak düzenlenmesi gereklidir.
  • Metabolik Süreçler: Tohumun kendi kendine filizlenebilmesi ve büyüyebilmesi için karmaşık metabolik süreçlerin eksiksiz bir şekilde çalışması gerekir.

3. Güncel Durum ve Bilimsel Gelişmeler

Günümüzde bilim insanları, biyoteknoloji ve sentetik biyoloji alanında oldukça ilerlemiş durumda, ancak bir elma tohumu üretmek hâlâ mümkün değil. Şu anda yapılan çalışmalar şunlardır:

  • Sentetik Hücreler: Araştırmacılar, laboratuvarda sentetik hücreler üretmeye yaklaşıyorlar. Ancak bu hücreler basit yapılar olup, bir tohum kadar karmaşık değil.
  • CRISPR ve Genetik Mühendislik: Genetik mühendislik teknolojileri ile var olan tohumların genetik yapısı değiştirilebiliyor. Örneğin, elma çeşitlerinin genetik yapıları değiştirilerek hastalıklara daha dayanıklı veya daha verimli türler elde ediliyor.
  • Klonlama: Bitkiler, laboratuvar ortamında dokularından veya hücrelerinden yeniden üretilebiliyor (örneğin, mikroçoğaltma teknikleri). Ancak bu, tamamen sıfırdan bir tohum yaratmak anlamına gelmiyor.
  • Sentetik DNA: Araştırmacılar DNA dizilerini laboratuvarda üretebiliyor ve hücrelere bu DNA’yı ekleyebiliyor. Ancak, bu hâlâ bir tohum üretmekten oldukça uzak.

4. Gelecekte Bu Mümkün Olabilir mi?

Bilimsel ve teknolojik ilerlemeler, gelecekte bu hedefe ulaşılabileceğine işaret edebilir:

  • Sentetik Biyoloji: Sentetik biyoloji, sıfırdan DNA ve hücresel yapılar oluşturmayı hedefliyor. Gelecekte, laboratuvarda tamamen yapay bir tohum oluşturmak teorik olarak mümkün olabilir.
  • Biyomühendislik: Organizmaların genetik kodlarını anlayıp yeniden tasarlama konusunda büyük ilerlemeler kaydediliyor. Bu bilgi bir gün tamamen yapay tohumlar üretmek için kullanılabilir.
  • Nanoteknoloji: Atomik düzeyde hassas işlemler yapabilen teknolojiler geliştikçe, bir tohumun her bir hücresini taklit etmek mümkün olabilir.

Ancak, bu süreç milyonlarca yıllık evrimi ve biyolojik organizasyonu taklit etmek anlamına geldiği için son derece karmaşıktır ve şu anki teknolojimizin çok ötesindedir.


5. Alternatif Çalışmalar
Tohumları sıfırdan üretmek yerine, mevcut doğal süreçleri taklit ederek veya iyileştirerek daha hızlı ilerleme kaydedilmektedir:

  • Bitki Doku Kültürü: Elma ağacının dokularından yeni ağaçlar üretilebiliyor.
  • Tohum Koruma ve Geliştirme: Mevcut tohumları genetik olarak geliştirme çalışmaları devam ediyor.

Sonuç
Şu anki teknoloji ile insanlık, bir elma tohumu gibi karmaşık bir yapıyı laboratuvar ortamında sıfırdan üretme becerisine sahip değildir. Ancak genetik mühendislik, sentetik biyoloji ve biyomühendislik alanlarındaki ilerlemeler, bir gün bu hedefe ulaşılabileceğinin ipuçlarını veriyor. Şimdilik, doğal süreçleri anlamak ve geliştirmek, insanlığın odak noktası olmaya devam ediyor.

İşte elmanın maliyeti budur !!? Şimdi isterseniz bir daha düşünün !!?

Evet, sevgili okuyucu. Elmanın kilosu 10TL öylemi ?!!
İyi bir düşünün lütfen, gerçekten 10TL mi? Emin misiniz ?!!

Hava, Bulut, Dere, Tepe, Yağmur, Çamur da bedava! Öyle mi ?!!

Siz dilediğiniz kadar bedava dediğiniz havadan derin derin nefes alıyor, dere ve tepeden, yağmur ve çamurdan istediğiniz gibi faydalanıyorsunuz ve elmayı da güzelce yiyorsunuz ve parasını ödedim, kimseye borcum yok, hesap da vermem diyorsunuz!
Öyle mi?

Ben açıkça söylüyorum, eğer böyle diyorsanız bir şeyleri ıskalıyorsunuz. İyi düşünün lütfen. Otomobillerin içlerinin, Sinema kapıları ardının, Camekanların içindekilerinin ve Peynir ekmeğin sahibinin olduğunu ve bunların bedelini talep edeceğini düşünebilen ve fakat Havanın, Bulutun, Derenin, Tepenin, Yağmurun, Çamurun sahibi olmadığını, bunları değersiz gibi görerek bir bedel ödemesi gerekmediğini düşünen insan!!!. Bu hesabın sorulacağı günün gelmeyeceğini mi düşünüyor? Bu hesabın insana sorulacağı günün geleceğini akıllı olan her insan bilir. Günü geldiğinde bu hesap mutlaka kapatılacaktır. Bu hesabı bir insanın nasıl ödeyebileceği konusundaki fikirlerinizi çok merak ediyorum.

Ben yazının çıktısı olarak şunu görüyorum, insanlara bu malı veya hizmeti (servisi) her kim veya her ne veriyorsa yani, tasarımcı ve mülkün sahibi bir teşekkürü hakkediyor diye düşünüyorum. Benim kalbim temiz, benim insanlara bir kötülüğüm dokunmuyor, ben iyi insanım demekle lokantada yediğin yemeğin hesabı ödenmiyor. Hesabını ödemen için senin de bir şeyler yapman gerekiyor sanırım. Mesela en azından, onu vereni önce bilmelisin ve karşısına geçip teşekkürünü etmelisin. Onun bu verdiğini dile getirmelisin bence, yoksa çok ayıp etmiş oluruz, diye düşünüyorum.

Bu rasyonel, bilimsel olandır. İnanca dayalı değil, bilgiye dayalı bir çıkarımdır. Hesap ortadadır. Bu siz, ben veya onun dini, bunu dini veya onun söylemesi bunu anlatması değildir. Bu söylediğim bilimdir, felsefedir yani, gözlem, ölçüm ve mantık kuralları çerçevesinde akletmektir.

Sizde lütfen kendi gözleminizi yapınız, ölçümünüzü yapınız, konuyu kaçırmayınız. İyi gözlem yapınız, iyi ölçünüz ve kararınızı ona göre veriniz. Sonra dönünüz bir daha Kur’an’ı okuyunuz, işte o zaman göreceksiniz ki olay farklı.

Kur’an bizi inanmaya çağırıyor değil,
Kur’an bizi başından sonuna şahit olmaya ve akletmeye çağırıyor.
(Dr. Senai Demirci)

Şahit olmak (tanıklık etmek), gözlem, ölçüm ve deneyim ile olur. Bunlar açıkça görülür ki bilimsel faaliyeti tanımlar. Ben bunu kısaca Fizik olarak tanımlıyorum. Fakat bu faaliyetlerin, bilimin bir sınırı olduğunu gayet iyi biliriz, gerçekliğe ulaşamadığımızı rahatlıkla görürüz. Daha önümüzde gidilecek çok yol vardır. İşte bu yolu Aklederek kat edebiliriz. Akletmek, mantık çerçevesinde felsefe yapmak ile olur. Kısaca matematik ve metafizik diyebiliriz.

Dilerseniz benim çalışmalarıma bakınız. Kur’an adı verilen kitap hakkında bir başka pencereden bir başka bakış açısı sunuyorum. Ne ile, nasıl bir şey ile temastasınız önce onu öğrenmenizi öneriyorum.

Mustafa Kurdoğlu (13.10.2021)
Sağlıcakla kalınız…

4 yorum

  1. O kadar güzel bir örnek vermişsiniz ki anlamamak için beyin, göz kulak gibi organlarımız olmasına gerek yok sadece iyi niyetli ve uslu(Akıllı)olmak lazım. Fikrinize emeğinize ve yüreğinize sağlık. Saygıyla…

  2. Bu kadar açık ve net anlatilamaz
    Anlamamak için bahane bulunamaz.
    Bilim in ve felsefe nin ışığında bunları açıklamak süper ellerine sağlık…
    İnsanlık bunu eninde sonunda anlayacak

    • İnşallah.
      Ümidimiz insanların bilmesi, inanmaktan kurtulup bilmeyi tercih etmeleri.
      Kur’an’ın 47. Muhhammed suresi 19. ayetinde bize emredildiği gibi.
      Bil ki Allah’tan başka ilah yoktur …

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*