Edip Yüksel’in ve 19.org’in Tevbe suresi son iki ayeti inkarı
Edip Yüksel şunları yazıyor :
“1974 yılında Kur’ân’da fark ettiğimiz matematiksel sistem yeni bir fiziksel deliller çağı açmış ve Kur’ân’daki her birim o sistemde yer almıştır.
Sonuçta, 9:128-129 nolu ayetlerin Kur’ân’dan olmadığı ortaya çıkarak:
1. Kur’ân’ın matematiksel sisteminin asıl işlevini görme fırsatını bize vermiştir. Kur’ân’ın korunması, insanlar tarafından müzelerde korunan kitaplar gibi yahut doğal olarak korunan taş yazıtlar gibi olmayıp hepsinden farklı olarak bizzat sahibi tarafından yerleştirilen kodlama sistemiyle olmuştur ki 15:9 ayeti bunu “beş adet vurgu” ile bildirir: “Biz, elbette Biz Zikri indirdik, ve onu mutlaka Biz koruyacağız.”
2. Bu açıdan olağanüstü bir mucize oluşturur.
3. Atalarını taklit ettiklerinden dolayı Kur’ân’ı kabul edenlerle, Kur’ân’a bizzat Kur’ân’dan dolayı iman edenlerin arasında ayırım yapmıştır. Gerçek müminler, Kur’ân’ın tanıklığını atalarının tanıklığına tercih ederler.
Sahte ayetlerin çevirisi şöyledir: (Edip Yüksel)
128- Size içinizden sıkıntıya düşmeniz onun gücüne giden, size pek düşkün, mü’minlere şefkatli ve esirgeyici bir peygamber gelmiştir.
129- Onlar yüz çevirirlerse, de ki: “Bana Allah yeter. O’ndan başka ilah yoktur. Ben O’na tevekkül ettim ve büyük arşın Rabbi O’dur.” [4]
Edip Yüksel ve 19.org Ekibinin Rivayete bakışı
http://19.org/tr/ adresinden ulaşabileceğiniz bir referans:
Gönderen: 27 Ağustos 2016, 20:13 Batuhan
“Bu sözlerin Kur’ân’dan olmadığını savunan ilk kişi Rashad Khalifa, yine tarihsel kaynaklara göre bu sözleri Kur’ân’a ekleten ise Huzeyfe ve Bin Sabit’tir. Bu sözlerin Mekke’de inmiş olmasına rağmen SADECE Medineli biri olan Huzeyfe’nin yanında bulunması, Huzeyfe’nin şahitliğinin 2 kişiye bedel olması fakat bunun hakkında bir rivayet nakleden adamın şahitliğinin 2 kişiye bedel olmaması, Huzeyfe’nin hiç şahit olmadığı bir olay sonucu peygamberin kendisine 2 şahitlik vermesi ve daha bir sürü çelişkiye girmeyeceğim.
Sadece ilgili rivayetten kısa bir bölüm alıntılıyorum:
“Senin bu atı Resulullah’a sattığına dair ben şahitlik ederim.”
Peygamberimiz Huzeyfe’ye döndü ve “Ya Huzeyfe sen neye dayanarak şahitlik ediyorsun? Halbuki sen pazarlık esnasında hazır değildin (yanımızda değildin)” dedi.
Huzeyfe şöyle cevap verdi: ”Ya Resulullah ben seni getirmiş olduğun hakikatlerden dolayı tasdik ediyorum. Çünkü kesin olarak biliyorum ki sen haktan başka bir şey söylemezsin.”
Huzeyfe’nin bu cesaretinden ve teslimiyetinden memnun olan peygamberimiz şöyle buyurdu:
“Huzeyfe kimin için şahitlik yaparsa onun şahitliği 2 KİŞİ yerine geçer.” (Müsned, 5:215-216)” [2]
“Ebu Bekr’in hilafeti zamanında Kur’ân derleniyordu. Yazım işlemiyle görevli sahabeler Beraet (Ültimatom) suresinin sonuna, 9:127 ayetine gelince, onun son ayet olduğunu sandılar. Bunun üzerine Ubey b. Kab kendilerine, “Peygamber bana iki ayet daha okudu” diyerek 9:128,129 ayetlerini okumaya başladı ve “Bu iki ayet, Kur’ân’ın en son inen ayetleridir” diye ekledi.” [3]
Tevbe suresi son iki ayetin inkarı için gösterilen rivayet
Kur’ân-ı Kerim cem’ edilirken, Tevbe suresinin son iki ayeti hakkında, neden iki şahit kuralı uygulanmamıştır?
Öncelikle, bu ayetlerin ayet olup olmadığı hakkında herhangi bir ihtilaf yoktur. Çünkü sahabeler Kur’ân’ı ezberlerinde muhafaza etmişlerdir. Dolayısıyla Kur’ân-ı Kerim’in cem edilmesinde bu kadar hassas davranan şuranın, ayet olmayan bir metni Kur’ân’a dahil etmesi söz konusu değildir. Prensip olarak iki yazılı şahidin getirilmesi, Kur’ân’ın cem edilmesinde sahabelerin gösterdiği hassasiyetin bir göstergesi ve aynı zamanda ilmi bir usul olarak bakmak gerekir. Yoksa şuradaki sahabeler yazılı şahit istemeden de Kur’ân-ı Kerim’i eksisiz cem etme niteliğine sahiplerdi.
Kaynakların ittifakla bildirdiğine göre, Hz. Ebu Bekir, Zeyd’e asla hafızasına güvenmemesini, her ayet için iki delil olmak üzere, iki şahıstan yazılı nüsha aramasını emretti. Bu iş için Zeyd, Hz. Ömer’in yardımını şart koşmuş, o da ciddi bir şekilde kendisine yardım etmiştir. Zeyd, bizzat kendisi iyi bir hafız olduğu hâlde, kendisi gibi başka hafızlarla da yetinmeyip, her ayet hakkında mukabele görmüş iki yazılı şahit aramak gibi, son derece titiz ve ilmi bir usul takip etmiştir.
Esasında; Efendimiz (asm)’in, “Huzeyfe kimin için şahitlik yaparsa, onun şehadeti iki kişi yerine geçer.” (Buhari, Tefsir, Ahzab, 2) sözünden hareketle, Ebu Huzeyfe b. Yemân’nın yanında yazılı ayetleri bulan Zeyd b. Sabit, hemen Mushaf’a dahil etmiştir. Yaptığı bu hareketin dayanağını da Peygamber Efendimiz (asm)’in Huzeyfe şahitliği hakkında buyurduğu hadisten kaynaklanmaktadır. Yazılı ayetler Zeyd b. Sabit tarafından araştırılmış, nihayet ancak iki şâhit yerinde olan Huzeyfe’in yanında bulunmuştur. Yani birçoklarının ezberinde olmakla beraber, yazılısı ancak Huzeyfe’nin yanında muhafaza edilmiş idi. Çünkü Kur’ân yalnız hafızların ezberinden değil, ondan başka Rasûlullah’ın huzurunda yazılmış ve en son arzda sabit olmuş parçaların da toplanıp vesikalandırmasıyla bir Mushaf’a toplanıyordu. Yazmaya me’mûr olan Zeyd b. Sabit, bu iki âyeti de yazılı bîr vesîka bulmadan yazamıyordu. Onun için kendi ifâdesi veçhile Berâe’nin âhirinden bu iki âyeti bulamayıp iyice araştırmış ve ancak Huzeyfe’de mahfuz bulmuş ve binâenaleyh ezberlerde mahfuz olan bu âyetlerin yazılı rivayeti de bu suretle te’mîn olunmuş idi (Elmalılı, Hak Dîni, III, 2654-2655). [1]
Marmara Üniversitesi İlahiyat Profesörü Ömer Çelik,
Tevbe Suresi’nin son iki ayetinin sonradan eklendiğine ilişkin iddiaları cevaplıyor.
[1] https://sorularlaislamiyet.com/kuran-i-kerim-cem-edilirken-tevbe-suresinin-son-iki-ayeti-hakkinda-neden-iki-sahit-kurali
[2] http://19.org/tr/?s=batuhan+tevbe+son&submit=Search
[3] Üzerinde On dokuz Var. Edip Yüksel
[4] Üzerinde On dokuz Var. Edip Yüksel
Bir yanıt bırakın