0044 – Kur’an-ı Kerim’in Sayısal Yapısı Nümeroloji mi? Kriptoloji mi?

“Güneş balçıkla sıvanmaz”

Kur’an Sayısal Yapısı Nümeroloji değildir, Kriptolojidir. Fakat, aşağıda verdiğim resimdeki gibi 19’cu Reşadilerin Kur’an ayetleri üzerinde yaptıkları manipülatif kodlamaları Nümerolojinin süiistimali veya sayısal manipülasyon ya da sayısal safsata şeklinde tanımlamak mümkündür. Bunu gören Ateistler, Kur’an Sayısal Yapısını itibarsızlaştırmak, aşağılamak ve karalamak için, Nümerolojiyi de aşağılayarak ve karalayarak, Kriptoloji olan Kur’an Sayısal Yapısına bu bir Nümerolojidir diyorlar. Çünkü Kur’an Sayısal Yapısının nesnelleştirdiği ve ortaya koyduğu, Kur’an’ın “Eğer onu İnsan uydurdu diyorsanız, onun benzeri bir sure getirin” şeklindeki büyük, nesnel iddiasına karşılık veremiyorlar. Bitik durumdalar.

Ateistlerin durumunu özetleyen basit bir kaç soru soralım:
Neden Ex-Müslim varda, Ex-Ateist yok?
Neden bir insan veya insan grubu kendisini Ex-Muslim olarak, yani eski düşüncesiyle, geçmişiyle tanımlar? Yeni düşüncesi, düşünce sistemi veya gelecek hayalleriyle neden tanımlayamaz, tanımlamaz?

Çünkü eziktir, yeni bir şeye sahip olmamıştır. Siz bir Ateistin gelecek hayallerinden, özlem duyduğu toplum düzeninden, ümitlerinden, ahlak anlayışından, doğruluktan, dürüstlükten, güzel şeylerden, bir insanın özeneceği, kendi düşlediği hayat tarzından bahsettiğine hiç şahit oldunuz mu? Neden sizce? Çünkü ezik vatandaş, yukarıda saydığım gibi değerlere sahip değil, size neyi anlatsın, anlatırsa, yalan olduğunu hemen anlayacaksınız. İşte bu sebepten dolayı kendilerini İslam’a göre tanımlayan ve İslam’ı karalayarak kendisini aklamaya çalışan, bilimi ve bilimsel düşünceyi istismar eden, kendi ideolojik fikirleri doğrultusunda manipüle eden sefil insanlar grubudur bunlar.

Sn. Bülend Sungur’un 2016 yılında “Öğretilmiş Ateizm” konusunda ülkemizde yaşanan gerçekler ile ilgili yapmış olduğu müthiş tespiti sizler ile paylaşmak istiyorum.

Diğer bir sefil insan gurubu da Kur’an Sayısal Yapısını istismar eden, kendi çarpık inançları doğrultusunda manipüle eden, Kur’an’dan iki ayeti 19’a uymuyor diye inkar eden, Kur’an’daki iki üç tane sayının yan yana yazılması sonucunda 19’a tam bölündü diye Reşat Halife’yi Allah’ın Elçisi kabul eden 19’cu Reşadilerdir.

Resimde 19’cu Reşadilerin yaptığına baktığımızda, tamamen anlam üzerine bina edilen sayıları görüyoruz, sayılar yan yana dizilmiş ve bir kod oluşturulmuş, bu kod 19’a bölünmüş ve tam çıktığı için bir delil olarak kabul edilmiş ve 19’cu Reşadi, bu sonuca “Reşat Halife Allah’ın elçisidir?!!” anlamını yüklemiş. Tamamen keyfi ve kişisel bir tercih. Bu ne bir Kriptolojidir ne de bir Nümerolojidir. Açıkça sayısal bir manipülasyondur. Kişi kendi inançlarını Kur’an’a söyletmek için resmen sayıları manipüle etmektedir. İnsanların neye inanacaklarına karışamayız, herkes istediği şeye istediği gibi inanabilir, fakat bu çarpık inancını Kur’an’ın, İslam’ın bir görüşüymüş gibi veya bilimsel bir gerçekmiş gibi sunması, insanları bu konuda yanıltması ve bir Kriptoloji olan Kur’an Sayısal Yapısının yanlış bir şekilde kullanılması, kendi inançları doğrultusunda manipüle edilmesi doğru bir şey değildir. Bu bilgi kirliliğini temizlemek zorundayız.

Öncelikle Nümeroloji nedir tanımlayalım:

Nümeroloji, evrenin sayısal bir kurgu içerdiğini, evrendeki hiçbir şeyin rastlantıya dayanmadığını, her şeyin sayısal bir düzen içinde meydana geldiğini varsayar ve sayılarla ilgili çeşitli analitik ve sentetik çalışmalarla, Evrendeki ve olaylardaki gizli yasa veya ilkeleri keşfetmeyi amaçlar. Nümeroloji Okültizm’in bir dalı olup, çok kadim bir bilgidir. Mesela, Arapça imla ile kişinin anne adı ve kendi adı ve de doğum tarihi kullanılarak yapılan numerolojik çalışmalar vardır. Geçmişte buna “Yıldız Nameye bakmak denilirdi” işte bunlar numerelojidir. Çok kadim ve de gizemli bir beceridir. Acayip bir şeydir. İnsan, bu kadar isabet kaydeden bu gizemli şeyin içinden çıkamaz. Kitabi ve numerik yönü vardır ve fakat sayıların temsil ettiği anlamlar kadim bir maziden miras kalmıştır ve bu gizemli ilimlerin nasıl ortaya çıktığı bir bilinmezdir. Buna hurufilik diyerek küçümsüyorlardı geçmişte. Dikkat ederseniz işin içinde ebced olduğu için sayısal yönünden çok harflerin sırrına kilitlendiği için şimdi numeroloji diyerek küçümseme olduğu gibi mazide hurufilik diye küçümseniyordu. (Detayları makalemizin konusunu fazlasıyla aşar, bu kadarla yetiniyorum)

Peki, Kriptoloji nedir? (Özü itibariyle)

Kriptoloji, bir matematiksel şifre bilimidir. Genellikle haberleşme alanında iletilerin, mesajların, yazıların güvenli şekilde alıcısına ulaşması için yöntemler geliştiren bilim dalıdır. Kodlama olarak ifade edilen işlemlerde matematiksel yöntemler kullanılır fakat yapılan işlemler matematik değildir. Hedef matematiksel işlem değildir. Kriptolojide bir kodlama ve bu kodlamanın bir de doğrulama algoritması vardır. Yapılan iş bir kodun doğrulanmasıdır yani, girilen kodun algoritma tarafından geçerli olup olmadığı kontrol edilir. Bütün olay bundan ibarettir.

Yukarıda verdiğim resimde 19’cu Reşadilerin yaptığı Sayısal safsatayı/manipülasyonu anlamak için şöyle bakmak lazım.

– Resimdeki KOD nasıl bir işlev görüyor? Yani ne işe yarıyor?

Bu kod 19’a tam olarak bölündü diye, bir delil olarak kabul ediliyor?!! Ve Reşat Halifenin Allah’ın Elçisi olduğunu gösterdiği?!! İddia ediliyor. Bu hangi gerekçeyle Reşat Halife ile ilişkilendiriliyor? Siz öncelikle Reşat Halife’nin Allah’ın elçisi olduğunu kabul edeceksiniz, sonra bu çarpık düşüncenizi doğrulayacak sayısal manipülasyonlar arayıp bulacak ve bunları, dönüp Reşat Halife’nin Elçi olduğuna delil olarak sunacaksınız. Bu açıkça döngüsel akıl yürütmedir. Safsatadan başka bir şey değildir.

– Peki, bu Kodun benzeri bir başka noktada, başka sayılarla insanlar tarafından üretilebilir mi?

Tartışmasız rahatlıkla bu kodun benzeri bir başka noktada, başka sayılarla insan tarafından üretilebilir. Yani, öyle bir kodlama koyacaksınız ki ortaya insan tarafından üretilemeyeceği, olasılık değeriyle sabit olacak ve bu kod yine size göre bir anlam ifade edebilir. O zaman belki sizin yüklediğiniz anlamı diğer insanlarda kabul etmek isteyebilirler. Fakat yukarıdaki resimde ortaya koyulan kodlama insanlar tarafından rahatlıkla üretilebilirken, bu kodlamaya sizin anlam yüklemeniz, sizin kişisel yaklaşımınızdır ve Sayısal Manipülasyon olarak nitelendirilir, Nümeroloji değildir, Kriptoloji hiç değildir. Yaptıklarınız ve ortaya çıkan sonuçlar kimseyi bağlamaz, bilimsel değildir.

Kriptoloji olan Kur’an Sayısal Yapısına Nümerolojidir diyen Ateistler için işin özü şudur;

Nümeroloji’de şöyle bir durum vardır. Ortaya koyulan sayılar, kodlamalar bir anlamı destekleyen deliller olarak sunulurlar. Olasılığı düşük ve çoğu zaman bir matematiksel örüntü barındıran bu kod oluşumlarına İster inanır ister inanmazsınız, bağlayıcı bir tarafı yoktur. Bir insan düzenlemesidir. Bilimsel değildir, yani genelleştirilebilen matematiksel bir zorunluluk yoktur veya gerektirmez. Bazı belirlenmiş kadim kurallara göre çeşitli düzenlemelerdir. Kişi kendi öznel yargılarına, inanç dünyasındaki kabullerine göre anlamlar yükler. Bu yüklediği anlamlar sadece kişinin kendisini bağlar.

Kriptoloji de ise bir şeylere inanıp inanmamanız söz konusu değildir. Bir kod vardır, bir de bu kodun doğrulamasını yapan bir doğrulama algoritması vardır. Kodun doğrulama algoritması geçerli kodlardan oluşan bir denklik kümesi tanımlar. Kodun doğrulanması, yeni getirilen kodun tanımlanmış bu denklik kümesindeki kodlardan biri olup olmadığının kontrolü anlamına gelir. Bir başka deyişle, kodun doğrulanması, yeni getirilen kodun, denklik kümesindeki kodlar ile denkliğinin veya benzerliğinin kontrolünden başka bir şey değildir. Kriptolojide bu süreç önemlidir, koda ve algoritmaya yüklenen işlevsellik ön plana çıkar. Ortaya çıkmış olan kod ve anlamı değil, süreç içinde YENİ GETİRİLECEK kodun doğrulanması önemlidir. Yeni getirilecek kod ve doğrulama süreci yoksa, algoritma işlevselliği önemini yitirir, konu Nümerolojiye kayar. Kodlama sadece bir anlam vermek için delil niteliği taşımaya başlar.

Tanımlamaya çalıştığım açılardan yukarıdaki resimde 19’cu Reşadilerin yaptıklarına baktığınızda, keyfi olarak üretilmiş bir kod görülmektedir. Ne bir olasılık değerinden ne de YENİ GETİRİLECEK BİR KODUN ONAYLANMASINDAN bahsedilmektedir. Sadece keyfi olarak çıkarılan kodun 19’a tam olarak bölünmesi sebebiyle delil olarak kabul edilmesi üzerine, keyfi olarak yüklenen anlamın kabul edilmesi beklenmektedir. Matematiksel bir zorunluluk yoktur, üretilen kodun benzeri insanlar tarafından çok rahat başka bir noktada başka sayılar ile başka bir anlam verilerek üretilebilir. Bu şekilde üretilen 19’a tam olarak bölünen ve üzerine keyfi olarak yüklenen her anlamı kabul edecek miyiz? Veya bu kodu üreten ve anlam verenler kabul edecekler mi? Bu olacak şey mi? İnsanlardan böyle şeyleri kabul etmelerini beklemek çok aciz, çok sefil bir durumdur. Sayısal Manipülasyon ve Kriptoloji farkı çok açık gözükmektedir. Bu bir sayısal safsatadan başka bir şey değildir.

Kur’an Sayısal Yapısındaki durum tamamıyla farklıdır. Kur’an metninde ortaya çıkan kodların anlamı değil, ortaya koyduğu ALGORİTMA, yani işlevsellikleri önemlidir. YENİ GETİRİLEN ve benzer olduğu iddia edilen metnin barındırdığı kodun algoritma tarafından doğrulanıp doğrulanmaması önemlidir.

Kur’an Sayısal Yapısında sizin bir şeye inanmanız beklenmez. Sadece benzer olduğunu iddia ettiğiniz içinde Kur’an kriptografik algoritmasının onaylayacağı kodu barındıran yeni bir yazı getirmeniz söz konusudur. Ateist, Deist veya Kur’an Sayısal Yapısına Nümeroloji diyerek küçümsemeye, karalamaya çalışanlar, çok çaresiz durumdadırlar. İçine düştükleri durumun bile farkına varamadıklarını görüyoruz.

Bütün gerçek bu soruların altında yatıyor.
1- Kur’an yazısında insanın yapamayacağı şey NEDİR? NASIL görebiliriz?
2- Kur’an yazısının, getirilen başka bir yazı ile benzerliğini NASIL ölçebiliriz?


Kur’an iddiası çok açıktır:
10/38 “Onu o uydurdu” mu diyorlar? De ki “Onun benzeri bir sure (3-5 satır yazı) getirin …”

Bu ayeti okuyan her insanın düşünce dünyasında yukarıda verdiğim soruların oluşmasını beklerim.
Bu soruları sormayan, soramayan veya bu sorular ile ilgilenmeyen insanlara
benim anlatabileceğim hiçbir şey yoktur.

Getirilen yazının Kur’an benzerliğini ölçmek mümkündür. 

Kur’an’ın insan sözü olup olmadığının anlaşılmasının en kolay ve mantıklı yolu, Kur’an yazısının bir insanın yazdığı yazıyla mukayese edilmesinden, benzerlik ölçümünden geçer. Kur’an’ın nesnel olarak, objektif kriterler ile ölçülebilecek özellikleri ortaya koyulur. Getirilen yazıda bu özellikler aranır, yazı bu özellikleri barındırıyorsa Kur’an benzeridir denir. Eğer bu özellikler yazıda yoksa benzer değildir denir. Bu yöntem herkesçe kabul edilebilecek çok makul, bilimsel bir yöntemdir.

Yazı cümlelerden, cümleler kelimelerden, kelimeler ise harf kombinasyonlarından oluşur. Bunların hepsi nesneldir, ölçülebilirler. Ölçülebilen bir şeyin, benzerliği (dengi – misli) yani matematiksel olarak ifade edersek, katları, misli – dengi tanımlıdır, yine ölçülebilir.

Yazının yani kelimelerin veya cümlelerin anlamları, ifade ettikleri değer yargıları özneldir, ölçülemezler. Dolayısıyla bir yazının kesin bir benzerlik ölçümü anlamsal bakımdan yapılamaz. Yazının matematiksel bir kesinlikte benzerlik ölçümü, ancak nesnel öğelerinin ölçümü ile yapılabilir.

Ortaya koyulan olay bir sistem değil, bir yöntemdir.
Biz bir Metin Benzerlik Ölçüm Yöntemi tanımlamış durumdayız.
İki metnin Kriptografik özelliklerinin benzerliğini

matematiksel bir kesinlikte ölçebiliyoruz.

Ateist, Deist veya Kur’an Sayısal Yapısına Nümeroloji diyerek küçümsemeye, karalamaya çalışanlara bu bir Nümeroloji midir? yoksa Kriptoloji midir? diye sorulmamaktadır. Konuyu Nümeroloji olarak nitelendirmeleri iddiayı değiştirmemekte, zayıflatmamaktadır. Bu yanlış tanımlama ile Kur’an Sayısal Yapısının iddiasını çürütmüş olmuyorlar, bir alternatif getirmiş olmuyorlar, bu iddiaya cevap veremedikleri için, benzer on sure getiremedikleri için, Kur’an Sayısal Yapısını akılları sıra çamur atıp itibarsızlaştırmaya çalışmaktadırlar. Tabi ki bu niyet, bu yaklaşım çok açık herkes tarafından rahatlıkla görülmektedir. Çünkü İddia ortada durmaktadır, eğer uydurulduğunu düşünüyorsanız bir veya on benzer sure (Örneklem, belirli bir yığını temsil kabiliyetine sahip küçük bir parçayı ifade eder.) yani bir örneklem getirin çağrısına cevap verememektedirler. Cevap veremeyeceklerdir, bunu hesaplayarak görebiliyoruz, işin güzel ve enteresan olan yani, cevap veremeyecekleri yine Kur’an’da bu iddiayı dile getiren diğer ayetlerde belirtilmiştir.

2. Bakara Suresi 23. Ayet: Eğer kulumuza (Muhammed’e) indirdiğimizden (Kur’ân’dan) şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah’tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz.

2. Bakara Suresi 24. Ayet: Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının.

Sonuç olarak: Kur’an Sayısal Yapısı bir Kriptolojidir. Kur’an metni içindeki kodlama bulunmuştur ve bu kodun bir doğrulama algoritması ortaya çıkarılmıştır. Bu kodlama Kur’an’ın insanlar tarafından taklit edilemezliğini sağladığı gibi ayrıca, getirilen ve Kur’an benzeri olduğu iddia edilen bir yazının Kur’an benzeri olup olmadığının ölçümünde de kullanılır. Bu benzerlik ölçme işlemi; Yeni getirilen yazının içindeki kodlamanın, Kur’an kodlamasındaki algoritma tarafından geçerliliği kontrol edilerek yapılır. Eğer yeni getirilen yazının kodlaması geçerliyse Kur’an benzeridir denir.

Kur’an Sayısal Yapısı içindeki kod Ha-Mim surelerinde ve Mushaf Fihristinde bulunmuştur. 7 ve 19 ikili sayısal kodlama – Çift ve Tek sayısal simetri olarak tanımlanmış ve detayları açıklanmış, pratik olarak uygulanabilir bir duruma getirilmiştir.

İddia geçerlidir, Kur’an’ın insan sözü olduğunu iddia edenler, benzer bir veya on sure getirsin. Kur’an metni benzerlik kriterleri objektif olarak detaylı bir şekilde tanımlanmıştır. WEB sayfamdan bütün kriterleri görüp, deneyimleyebilirsiniz.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*